Aynı evde Baba’ya hasret…

Aşağıdaki mektubu M.Ç. öğretmenden aldım. Önce mektubu okuyun, sonra size bir sorum olacak.

***

Merhabalar,

Saatlerce süren ağlamaların ardından size bu satırları yazıyorum.

Bugüne kadar ne aileme, ne sevgilime, ne de arkadaşlarıma anlatamadığım şeyler bunlar…

25 yaşında bir öğretmenim.

Biliyorsunuz öğretmenin işi öğretmek, aynı zamanda öğrenmek.

Kendime öğretemediğim bir şey var, o da güçlü kalmak…

Babam kendi babasından sevgi görmemiş.

Eskilerde öyleymiş. Ne bana ne de kardeşlerime hiç sevgi göstermedi.

Çok sevdiğini biliyorum ama hiç hissetmedim.

Onun bana olan sevgisini küçüklük fotoğraflarımda kucağına alışında gördüm sadece.

Bugüne kadar ne istersem aldı. Öğretmen olduysam onun sayesinde. Fakat babamın bana bir kez ”kızım” deyişini duymadım.

Hatırladığım zaman içinde babama bir kere bile sarılmadım. Hep uzaktı bana.

“BABA” kelimesinin benim için eş değer olduğu bir kelime daha vardı ”özlem”.

Onun sevgisini hayatımın her döneminde aradım hala aramaktayım.

Üniversitede gördüğüm formasyon derslerinden, okuduğum kitaplardan öğrendiğim kadarıyla baba sevgisinin yerini hiçbir şey tutmazmış.

Ben bunu bu yaşımda bizzat yaşıyorum.

Dört yıldır süren bir ilişkim var. Tartışmalı geçen günlerimiz çok fazla. İlgisizlik, sevgi eksikliği, güvensizlik…

Bunların bir tanesini bile yaşamak beni ben olmaktan çıkarıyor başka biri yapıyor. O an kendimi tanıyamıyorum. Güçsüz, sevgiye muhtaç biri oluyorum.

Küçücük sevgi kırıntısı için kişiliğimden, karakterimden, gururumdan ödün veriyorum. Affetmeyeceğim şeyleri bile affediyorum.

O anlarda kendime çok kızsam bile durduramıyorum. Korkuyorum o sevgiyi de kaybetmekten. Karşımdaki kişi bu zaafımı kullanıp beni yönlendiriyor.

Ne isterse yapmak zorunda kalıyorum. Kızıyorum kendime, çok kızıyorum Doğan Bey.

Bu kadar güçsüz oluşumu kendime ve mesleğime yakıştıramıyorum.

Elimden hiç bir şey gelmiyor. Ben derdimi kimselere anlatamıyorum.

Keşke babam bana olan sevgisini gösterseydi.

Bir kere sarılsaydı da ben kimseye sarılmak zorunda kalmasaydım.

Onun bana veremediği sevgiyi başkalarında aramasaydım.

Buradan babalara rica ediyorum.

Benim babam gibi bir baba olmayın.

Sarılın, sevin, öpün, okşayın başını. ”Ben buradayım,” deyin.

Hissettirin sevginizi.

Öyle bir hissetsin ki, zamanı gelince hiç hak etmeyen birine kalbini açmamayı bilsin.

Bazen hiç bir şeyi düşünmeden gidip babama sarılmak geliyor içimden.

Duruyorum.

Tek bir korkum var babama dair.

Ona bir kez sarılamadan ayrılmamız…

Ben ve ben gibilere size yazma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim…

***

Evet, mektubu okudunuz.

Ne kadar önemli bir mektup! Bu mektubu bütün babaların ve baba olacakların okumasını istiyorum.

Siz okuduktan sonra lütfen okutun; tanıdığınız bütün babaların okumasını sağlayın.

Siz M.Ç.’nin yerinde olsaydınız, ne yapardınız?

Aklınıza gelenleri lütfen yazın; M.Ç. ayrılmadan bir kez bile olsa babasına sarılsın! O cesareti bulsun!

Emek ve zamanınız için teşekkürler.

Selamlar, sevgiler…

Doğan Cüceloğlu