Sil butonu deyince akla ilk gelen kötü anılardan kurtulmak oluyor.
Şu anda muhtemelen zihninizde canlanan eski sevgiliniz ya da travmatik kaza öyküsü olabilir.
Ancak durum bundan biraz daha farklı.
Aslında, beyninizin daha fazla bilgi edinmek ve yeni, daha güçlü bağlantılar kurmak için alan yaratması için kullandığı büyüleyici bir yöntemden bahsediyorum.
Nörobilimcilerin söylediği bir cümle vardır, Türkçe karşılığını tam yansıtmıyor olsa da, şöyle çevriliyor.
Birlikte ateşlenen nöronlar, bağlantılar oluştururlar.
Bu ne anlama geliyor?
Beyninizde oluşturduğunuz nöron ağlarını ne kadar çalıştırırsanız, o kadar güçlü hale geleceklerini ifade ediyor.
Yani başka bir deyişle ne kadar çok çalışırsanız o kadar başarılı olursunuz.
Eğer piyano çalmak için çok fazla pratik yaparsanız, o kadar güzel parçalar çıkarabilirsiniz.
Ya da yeni bir dil öğrenirken, ne kadar çok konuşursanız o kadar akıcı bir dile sahip olabilirsiniz.
Bunu uzun zamandır zaten biliyoruz.
Ancak son günlerde öğrenme ile ilgili ortaya çıkan yeni gelişmeler de var.
Yeni bir şey öğrenmek için çok çalışmanız gerektiği kadar, aynı zamanda bazılarını da yok etmeniz gerekiyor.
Bu da kullanılmayan ya da işe yaramayan nöral ağlardan kurtulmanız anlamına geliyor.
Bilim adamları buna ‘sinaptik budama ya da nöral budama’ diyor.
Nasıl çalışıyor bu sistem?
Beyninizin bitkiler ya da çiçekler yerine nöronlar arasında sinaptik bağlantılar yetiştiren bir bahçe olduğunu hayal edelim.
Bu bağlantılarda dopamin, ve seratonin akışını sağlayan nörotransmitterler olsun.
Glia hücreleri ise bahçıvanlarımız olsun.
Bahçıvanlarımızın görevi, nöronlar arasındaki akış hızını ve sinyalleri artırmak.
Ancak bazı diğer glia hücrelerin görevi, atıkları yok ederek, yabani otları çekip, zararlıları öldürmek, ve ölü yaprakları koparmak.
Bu glia hücreleri budamadan sorumlu.
Beyninizin budama bahçıvanlarına “mikroglial hücreler” diyoruz.
Yabani otlar temizlendi ve bahçemiz temiz.
Ancak sorun şu ki, microglia hücreleri, hangi bağlantıların budanacağına nasıl karar veriyor?
Ya da buna kim karar veriyor?
Araştırmacılar bu gizemi çözmeyi başarıyor.
Daha az kullanılan bir sinaptik bağlantının bir protein Clq (diğerleri gibi) tarafından işaretlenmesi konusunda hemfikirler.
Mikroglial hücreler bu işareti tespit ettiğinde, proteinle bağlanır ve sinapsı yok eder veya ortadan kaldırırlar.
Peki temizlenen hücrelerin yerine yeni bağlantılar kurmak ve yeni şeyler öğrenmek için nasıl fiziksel alan yaratılıyor?
Uykunun gücü!
Beyniniz uyurken kendini temizliyor.
Yeni bir şey öğrenmeye başladığınızda zihinsel olarak çok yorgun hissettiğiniz zamanları hatırlayın.
Bir sürü yeni şey öğrenirken beyniniz bağlantı kurar, ancak bunlar verimsiz, geçici bağlantılardır.
Beyniniz bu bağlantıların çoğunu ortadan kaldırmalı ve daha akıcı ve verimli yollar inşa etmelidir.
Bunu da uyurken yaparız.
Uyurken beyin hücreleriniz glia bahçıvanlarınızın içeri girip atık çıkarma alanı yaratması için % 60’a kadar küçülür.
Sinapsları bu şekilde budar.
Hiç iyi uyku uyuduğunuz bir gecede uyanıp gözlerinizin fal taşı gibi açıldığını hatırlıyor musunuz?
Ya da gecenin o saatinde, uyku arasında zihninizin çok açık ve hızlı bir şekilde düşünebildiğini?
Bu tıpkı bilgisayarınıza reset atmak gibi.
Uykuların bilişsel yeteneklerinize bu kadar faydalı olmasının nedeni de aynıdır.
Gün içerisinde yaptığınız, 10 veya 20 dakikalık bir uyku, mikroglial bahçıvanlarınıza içeri girip, kullanılmayan bağlantıları temizleme ve yenilerini büyütmesi için boşluk bırakma şansı verir.
Uykusuz bir beyin ile düşünmek, kocaman yabani otların olduğu bir ormanda yolunuzu açmak için meyve bıçağıyla ilerlemeniz gibi.
Yavaş ve yorucu.
İyi dinlenmiş bir beyinle düşünmekse, devasa bir parkta dolaşmak gibidir; yollar açıktır ve farklı noktalar halinde birbirine bağlanır.
Ağaçlar yerinde ve düzenlidir.
Bulunduğunuz yerden uzaktaki bir mesafeyi çok net görebilir ve gitmek istediğiniz noktaya çok hızlı ulaşabilirsiniz.
Beyninizin size sunduğu bu büyüleyici mekanizma ‘delete button’ yani ‘sil butonudur’.
Uzman Psikolog Selin Özcan