Akşam yorgun argın eve geldiniz. 10 yaşındaki çocuğunuz tüm tatlılığıyla, “Baba, ne oldu bizim telefon işi?” diye sordu.
Ne cevap verirsiniz?
Cevap verenler dört gruba ayrılıyor.
1) Boş verenler, yani ilgisiz aile
2) Hep verenler, yani aşırı hoşgörülü aile
3) Verip veriştirenler, yani otoriter aile
4) Duruma göre karar verenler, yani demokratik aile
Birinci gruptakiler çocuğa “Bakarız evladım” deyip geçiştiriyor. Çocuk kafasında soru işaretleri ve içinde cep telefonu aşkıyla yaşamaya devam ediyor.
İkinci gruptakiler ertesi gün bir telefonla çıkageliyor.
Üçüncü gruptakiler, “Ne telefonu oğlum bu yaşta! Bir daha duymayayım!” diye tepkisini koyuyor.
Dördüncü gruptakiler de çocuğun yaş ve gelişim özelliklerine göre düşünüp sağlıklı bir karar veriyor.
Ne oldu bizim araba işi?
Şimdi örneği değiştirelim. Yine yorgun argın bir şekilde eve geliyorsunuz ve çocuğunuz, “Baba, bizim araba işi ne oldu ya?” diye soruyor. Ne cevap verirdiniz?
Muhtemelen bu soruya cevap verirken daha sistematik düşünebilirsiniz.
Birincisi çocuğunuzun ehliyeti olması gerekiyor. Eğer çocuğunuz 18 yaşından büyükse ve ehliyeti varsa, sizin de paranız varsa belki alabilirsiniz.
Ama çocuğunuz 10 yaşındaysa, hayatında hiç araba sürmemişse, bir araba alıp anahtarı çocuğunuza verebilir misiniz?
Elbette hayır.
“Çocuk araba kullanmayı bilmiyor. Allah korusun caddeye çıkar, kaza maza yapar” diye düşünüp korkarsınız değil mi?
Peki şöyle düşünelim. Çocuğunuz 15 yaşında ve arabayı sizden iyi kullanıyor.
Ayakları gaz pedalına yetişiyor ve direksiyon hâkimiyeti de gayet iyi. Bu çocuğa anahtar verilir mi?
Verilmez!
Çünkü yaşı tutmuyor.
Bu durumda yapabileceğiniz tek şey, çocuğunuzla birlikte boş bir alana gidip sağ ön koltuğa oturmak ve emniyeti sağladıktan sonra kullanmasına izin vermek olabilir. Her ihtimale karşı bir elinizin de el freninin üstünde durması şartıyla tabii.
Teknolojiyle ilgili olan durum da çok farklı değil. Cihazı kullanmayı çok iyi biliyor diye 10 yaşındaki bir çocuğa akıllı telefon aldığınızda belki fiziksel hasarlara yol açan kazalar olmaz.
Ama bütün hayatını etkileyecek ruhsal yaralanmalar kaçınılmaz olur.
Bu konu, çocukların teknolojiye ne kadar hâkim olduğuyla ilgili değildir.
Çünkü yetkinlik, sadece pratikteki ustalığa değil, zihinsel ve duygusal gelişime de bağlıdır.
Elinizden geldiğince erteleyin!
Kaynaklardan araştırma yapıldığında çocukların cep telefonu kullanmaya başlama yaşıyla ilgili evrensel bir veri yok.
Ancak okuduğumuz kaynaklar hep aynı şeyi haykırıyor;
“Elinizden geldiği kadar ertelemeye çalışın!”
Eğer çocuğunuz 12-16 yaş aralığındaysa, yani uzmanlar tarafından tavsiye edilen yaşın tam ortasındalarsa, telefon almaya karar vermeden önce aşağıdaki soruları kendinize yöneltebilirsiniz;
– Çocuğunuz eşyalarını ne sıklıkla kaybediyor?
– Onu çok önemli bir konuda uyardığınızda uyarınızı dikkate alıyor mu?
– Para biriktirme ve harcama alışkanlıkları oluştu mu?
– Sosyal medyada paylaştığı her şeyin bütün dünyaya yayınlandığını ve ileride karşısına çıkabileceğinin farkında mı?
– Evinizde ekran karşısında geçen süreyle ilgili koyduğunuz kurallara uymakta zorlanıyor mu?..
Eğer yukarıdaki sorulara cevaplarınız genelde olumluysa, çocuğunuz cep telefonu almak için uygun bir yaşta olabilir. Bu yaş kimi çocuk için 13, kimisi için 16’dır.
Durumdan emin değilseniz, iletişim ihtiyacını gidermek için çocuğa yarı akıllı bir telefon alınabilir.
Bu kararı verecek en iyi kişi, elbette çocuğunu en iyi tanıyan anne babalardır.
Salih Uyan
“Dijital Dünyada E-beveyn Olmak” isimli kitabından alınmıştır.