Dünya üzerinde hiçbir çocuk “Kızmadan, ağlamadan, ‘hayır’a öfkelenmeden, ebeveynlerin söylemiyle inatlaşmadan, anne babası ile çatışmadan, istediği şeyler olmadığında keyifsizleşmeden” yaşam denen yolculukta var olmayacaktır.

İnsanın hayatta yaşamasının doğal olduğu durumlar “Direkt olarak çözümlenmesi gereken” davranışlar gibi anlatılmaya başlandı.

Israrla bunların akışta çözülmesi değil yönetilmesi gereken durumlar olduğu, travma denen şeyin “Ebeveynin hasar verici” davranışıyla oluştuğu anlatılsa da sadece çocuk ağlamamalı, öfkelenmemeli ile konu anlatılmaya devam edilmekte. 

Ve işin diğer ilginç tarafı bu gibi durumda olan çocuğun direkt olarak anne ve babası tarafından “Duyulmadığı, önemsenmediği hatta reddedildiği” de kesin bir netlikle anlatılmakta.

Şaşırıyorum, sadece şaşırıyorum.

Bir varlığı sadece şekillendirilmesi gereken bir hamur olarak görmekle hem annelere hem babalara hem de o varlığa ( çocuğa ) büyük zorluk yaşatıyoruz.

Bu hayatta çocuk gelişiminde dikkat etmemiz gereken iki şey var arkadaşlar;

1-) Çocuğumla yeteri kadar ilişki içinde miyim ?
2-) Çocuğuma zarar verici, hasar verici süreklilik gösteren bir davranışım var mı ?

Budur olay. Gerisi dediğim gibi bir bilinmezin peşinde koşmaktır. Çocuk denen varlığın sizi duymadığı, sizi dinlemediği dönemler olacak, 555 tane kitap okusanız da bu olacak. Bunun aksinin mümkün olması olanaksız bir şey.

Sadece dinlemediği, duymadığı zamanlarda bu sürecin yönetilmesi gereken bir zaman dilimi olduğunu unutmayacaksınız. Bu da bu kadar.

Dünya var olduğundan beri var olan, insanların yaşadığı şeyleri bizler çözemeyeceğiz, bizden sonraki nesil de çözemeyecek. Çünkü, bunlar çözümlenmesi mümkün olan şeyler değil.

Çocuğun ağlamasını hiçbirimiz istemeyiz arkadaşlar ama çocuk ağlayacaktır, ağladığında ne yapacaksınız, odaklanılması gereken yer orası. Ağlamasını sonlandırmak ve yarın artık ağlamayacak bir çocuk üretmek gibi bir gücü yok kimsenin, sizin de öyle bir gücünüz yok. Bunu onlarca örnekle de çoğaltabilirsiniz.

Makine değiliz canlı bir varlığız, bunu aklınızdan çıkarmayın.

Bunları son dönemde neden sık sık yazdığımı sorarsanız, bunun peşinde giden ebeveynlerin hayal kırıklıklarını sıklıkla görüyorum da ondan derim.

Gördükçe de yazmaya devam edeceğim. Hepinize iyi akşamlar dilerim.

Psikolog Cihan Çelik’in İnstagram hesabından