Nuri Bilge Ceylan’nın “Mayıs Sıkıntısı” filminde çocuk oyuncu babasından müzikli saat istemektedir.
Babası düşürüp kıracağını söyleyip almamaktadır.
Halası da çocuğa bir yumurta verir eğer 40 gün kırmadan cebinde taşırsa babasını saat almaya ikna edeceğini söyler.
Halasının kasabada film için çalışmalarda bulunan yönetmen oğlu ona şöyle der:
“Ali sen bunu kaynatıp taşırsan kırılmaz ” der.
O da “olmaz hilelik olur” der …
Çocuğun istediği anda kendisine saat alınmasıyla, böyle sorumluluk aşılayan bir imtihandan sonra saat alınması arasında
DÜNYAYI ALGILAMA ve ZAMANI KAVRAMA kadar fark var.
Bizler günümüzde ne yapıyoruz?
Çocukların her istediğini alıyoruz.
Aldıklarımızdan çabucak bıktıklarında ya da arızalandığında yenisini alıyoruz……
Çocuklar eşya tasarrufunu öğrenemediği gibi hayata dair önemli algılardan yoksun kalıyorlar…
Örneğin tutumluluk, yetinmek, çabalamak, bir şeyler elde etmek için sabırla beklemek gibi…