Hafta sonu bir mağazada gezinirken, bir anne ve 5-6 yaşlarındaki kızı arasında geçen diyaloğun bir bölümüne şahit oldum.

Bir çocuğun yaşam yolculuğunda böyle anların çok kıymetli olduğunu düşünerek sizlerle paylaşmak istiyorum.

Hem mağazanın içinde, hem de kasada karşılaştığımızda kulak misafiri olduğum konuşmalarından kendilerine ve arkadaşlarına bir şeyler almak için geldiklerini anladım.

Alacakları şeyleri birlikte seçtikten sonra ödeme yapmak için kasaya geldiler. Tam kasanın önündeyken çocuğun gözüne renkli bir kutu takıldı ve onu da almak istedi.

Annesi çocuğun istediği şeye ilgiyle baktı, heyecanını paylaştı, fakat bugün alabilecekleri şeylerin bu kadar olduğunu çocuğuna anlayışla aktardı.

”İstersen kumbaranda biriktirdiğin parayı bunu almak için kullanabilirsin ve bir dahaki gelişimizde alabiliriz. Ya da istersen aldığın şu diğer eşyaların biriyle değiştirebilirsin, karar senin.” dedi.

Bunları söylerken çocuğunun seçimlerine ve isteklerine gerçekten saygı duyduğunu hem sözcükleriyle, hem ses tonuyla, hem de beden diliyle çocuğuna hissettiriyordu.

Örneğin ”Hep böyle lüzumsuz şeyler istersin zaten, ev bunlarla dolu” gibi kırıcı sözler söylemediği gibi ”Hayır dedim, bir kere de lafımı dinle” gibi çocuğuna hükmetmeye yönelik ifadeler kullanmıyordu.

Çocuğuyla konuşurken, gerçekten değer verdiği ve saygı duyduğu bir bireyle konuştuğu her halinden anlaşılıyordu.

Belli ki biraz zor bir gün geçiren çocuk, ağlamaklı bir halde hem bu kutuyu hem de seçtiği diğer eşyaları almayı istediğini söylemeye devam etti. Bu sırada anne kasadaki işlerini yaparken bir eliyle çocuğunun sırtını ufak ufak okşamaya ve ona destek olmaya devam etti.

Çocuğunun yaşadığı bu durum annenin duygusal olarak tepkiselleşmesine, öfkelenmesine, gerilmesine sebep olmadı.

Belli ki çocuğunun bu gibi durumlar yaşamasının gayet normal ve doğal olduğunu biliyor ve çocuğunun bu anlarda biraz desteğe ihtiyacı olduğunu anlıyordu.

Annenin kasadaki işlemi bittiğinde ”gel aldıklarımıza bir göz atalım” dedi ve hemen mağazanın çıkışındaki bir banka oturdular. Anne, hala ağlamaklı olan çocuğuna içtenlikle ”Farkındayım, beğendiğin kutunun renkleri çok hoşuna gitti. Bazen karar vermek çok zor olabiliyor. İstersen diğer haftasonu kumbarandaki paranı o çok beğendiğin renkli kutuyu almak için kullanabilirsin” dedi.

Sonra da ”Ya da istersen bugün evde seninle güzel bir kutunun kenarlarını rengarenk boyayıp desenlerle süsleyebiliriz, böylece hem kendine özel bir kutun olur hem de kumbarandaki parayla başka bir şey yapabilirsin, ne dersin?”

diye ekledi.

Konuşmalarının bu noktasından sonrasına şahit olmadım, fakat tahminimce çok kısa bir süre içinde bir anlaşmaya varmış ve keyifle evin yolunu tutmuşlardır.

Bu yaşanan an da çocuk için kıymetli bir öğrenme fırsatı olarak gelişim yolculuğunda önemli bir yer edinmiştir.

Bu anne ve kızı arasında geçen diyaloglarda dikkatimi çeken önemli detaylar şunlar oldu:

Anne, çocuğuna koyması gereken sınırları, otoriter olma ve sözünü dinletebilme niyetiyle tepkisel, kırıcı, zedeleyici bir tonda aktarmadı. Sınır koymanın tepki ve öfke ile yapılması gerekmediğini, çocuğuna bir birey olarak ne kadar saygı duyduğunu ve değer verdiğini hissettirerek de sınır koyabileceğini biliyordu.

Anne çocuğuna bugün gerçekten ne kadarlık bir şey alabileceğini belirttikten sonra onu belli bir seçeneğe ikna etmeye çalışmadı. Dilerse seçtiği bir eşyayla değiştirebilir, dilerse kumbarasındaki parayı buna harcamayı seçebilirdi. Yani alınacak ”ekstra” eşyaların içerisinde hangisini seçeceği kararı gerçekten çocuğa aitti. Çocuk kendisini ilgilendiren kararlara saygı duyulduğunu anlıyor, sürekli birileri tarafından yönetildiğini hissederek yaşamıyordu. Bu sayede sırf otoriteye karşı çıkmış olmak ve kendi kontrol alanını yaratabilmek niyetiyle annesine karşı gelmiyordu.

Anne çocuğunun bu ekstra isteğinden dolayı onun karakteri hakkında olumsuz genellemelerde bulunmadı. Yani bu gayet doğal olan durumun yaşanmış oluşu çocuğu bir anda iyi ve değerli bir birey olmaktan çıkarıp, ”suçlu, şımarık, doyumsuz” biri yapmıyordu.

Annenin, çocuğunun yaşadığı bu zor anın ne kadar kıymetli bir deneyim olduğunun farkında olarak, mağazadan çıktıklarında bir banka oturacak ve çocuğuna biraz daha destek gösterecek 5 dakikalık bir zaman yaratması çocuğunun duygularına ve ihtiyaçlarına ne kadar değer verdiğini, onu içtenlikle duyduğunu gösteriyordu.

Bu anne ve kızın hayatının birkaç dakikalık anına tanıklık ederken, bir çocuğun gelişim yolculuğuna anlayış, sabır, şefkat ve saygı ile eşlik edebilmenin ne kadar kıymetli olduğunu tekrar tekrar düşündüm ve sizlerle paylaşmak istedim.

Pelin Kılıç
Uzman Psikolog – Oyun Terapisti