Konu çocukların gelişimi olduğunda ebeveynler çocukların ekran başında geçirdikleri vakittense kendilerinin geçirdikleri vakitten endişelenmeliler.
Akıllı telefonlar şimdiden o kadar çok kötü sonuca sebep oldular ki -araba kazaları, uyku bozuklukları, empati kaybı ilişki sorunları, tek tekerlekli bisikletiyle giden bir palyaçoyu fark edememek- berbat etmedikleri şeyleri listelemek daha kolay görünüyor. İçinde yaşadığımız toplum dijital aletlerin eleştirisinde zirveye ulaşıyor olabilir.
Buna rağmen, yeni ortaya çıkan araştırmalar temel bir sorunun hala yeterince kabul görmediğini öne sürüyor. Bu sorun, çocukların gelişimini de içeriyor ama muhtemelen düşündüğünüz şey değil. Ekran bağımlısı çocuklardan daha çok endişelenmemiz gereken şey dikkatini vermeyen ebeveynler olmalı.
Evet, ebeveynler artık tarihteki neredeyse tüm ebeveynlerden daha çok çocuklarıyla yüz yüze geçirecek vakte sahipler. İş gücüne katılan kadınların yüzdesindeki çarpıcı artışa rağmen bugün anneler 1960’lardaki annelere kıyasla çocuklarına bakmak için kayda değer ölçüde daha fazla vakit harcıyorlar. Ancak çocuk ve anne arasındaki etkileşim nitelik bakımından gittikçe düşüyor.
Ebeveynler fiziksel olarak çocuklarının hayatında sürekli var olsalar da duygusal olarak çocuklarına çok daha az uyum sağlıyorlar. Daha açık olmak gerekirse, Bu zor durumda ebeveynleri anlamıyor değilim. Benim yetişkin olan kendi çocuklarım, 25 yıl önce avuçlarımda bir akıllı telefon olsaydı hayatta kalamayacakları konusunda şaka yapmaktan hoşlanıyorlar.
Ebeveynlerin ekran kullanımının yeterince dikkat çekmediğini öne sürmek, ekranların çocukları maruz bıraktığı doğrudan riskleri hesaba katmadığımız anlamına gelmesin: Ekran başında geçirilen zamanın (özellikle de hızlı ve şiddet içeren ) pek çok türünün genç beyinlere zarar verdiğini öne süren sağlam bulgular mevcut. Bugünün anaokulu çocukları günde dört saatten uzun süre ekran başında vakit geçiriyorlar.
Üstelik 1970’ten beri, “düzenli” ekran kullanımına başlamanın ortalama yaş sınırı 4 yıldan yalnızca dört aya düştü.
Çocukların telefonlarında ve tabletlerinde oynadıkları yeni interaktif oyunların en yenilerinden bazıları televizyon (ya da YouTube) izlemekten daha yararlı olabilir çünkü çocukların doğal oyun davranışlarını daha iyi taklit ederler. Bir de elbette pek çok iyi işlev gösteren yetişkin, pek çok bilişsel çerçöpü izleyerek geçirdikleri beyin uyuşturucu bir çocukluğu atlatmıştır.
Yine de ekrana kilitlenen küçük çocukların kaçırdıkları muazzam fırsatlar tartışmasızdır: Dijital aletlerin başında geçirilen zaman dünyayı aktif bir şekilde keşfederek ya da diğer insanlarla ilişki kurarak geçirilmeyen zamandır.
Yine de çocukların ekran başında geçirdikleri zaman konusundaki tüm konuşmalara rağmen, şu anda teknoloji uzmanı Linda Stone’un 20 yıldan uzun süre önce “süregiden kısmi dikkat” dediği şeyden mustarip ebeveynlerin kendi ekran kullanımlarına şaşırtıcı ölçüde az dikkat veriliyor.
Bu durum yalnızca bizi değil, Stone’un da öne sürdüğü gibi, çocuklarımıza da zarar veriyor. Yeni ebeveyn-etkileşim biçimleri, ayırıcı özelliği, insanın öğrenme becerisinin temeli, yani karşılıklı iletişim olan antik bir duygusal işaret verme sistemini bozabiliyor. Keşfedilmemiş topraklardayız.
Çocuk gelişimi uzmanları, beynin temel mimarisini oluşturan yetişkin ve çocuk arasındaki ikili işaretleşme sistemine farklı adlar veriyor. Harvard Gelişen Çocuk Merkezinin direktörü ve bir pediyatrist olan Jack P. Shonkoff, buna “hizmet ve iade” türü iletişim diyor; psikolog Kathy Hirsh-Pasek ve Roberta Michnick Golinkoff bir “sohbet düeti” tarif ediyor.
Ebeveynlerin çocuklarla ve bebeklerle alışverişleri sırasında her yerde benimsemeye yatkın oldukları ses kalıpları daha tiz bir ses tonu, basitleştirilmiş gramer ve etkileşim halinde, abartılmış bir heyecan ile belirgindir. Bu konuşma biçimi, izleyen yetişkinler için bıktırıcı olsa da bebekler buna doyamazlar.
Sadece bu da değil: Bir araştırma, bu etkileşimli, duygusal olarak yanıt veren konuşma biçimine 11 ay ve 14 ay arasında maruz kalan bebeklerin, maruz kalmayanlara kıyasla, 2 yaşına geldiklerinde 2 kat daha fazla sözcük bildiklerini gösterdi.
Çocuk gelişimi ilişkiseldir bu nedenle de bir deneyde canlı bir insan tarafından birkaç saatlik Mandarince konuşulmuş dokuz aylık bebekler o dile özgü fonetik unsurları ayırt edebilirken, aynı konuşmayı video aracılığıyla duyan bir başka grup bebek, ayırt edememiştir.
Temple University’de profesör ve Brookings Enstitüsünde kıdemli bir akademisyen olan Hirsh-Pasek’e göre gittikçe daha fazla araştırma, sohbetin önemini ortaya koyuyor. “Dil, okul başarısının en iyi tek öngöstergesidir,” demişti bana, “ve güçlü dil becerilerinin anahtarı, küçük çocuklar ve yetişkinler arasındaki ileri-geri akıcı sohbetlerdir.”
Bu yüzden, erken yaşta öğrenme için hayati öneme sahip olan duygusal olarak uyumlu yetişkin-çocuk işaret sistemi, örneğin bir kısa mesajla ya da Instagram’a kısa bir göz atmayla kesintiye uğradığında bir sorun ortaya çıkıyor. Akıllı telefonuyla meşgul bir bebek arabası kullanıcısı tarafından ezilmiş olan herkes bu olgunun ne kadar yaygın olduğuna şahitlik edebilir.
Bu tür senaryoların sonuçlarından birine, akıllı telefonlar yaygınlaştıkça çocukların yaralanmalarındaki artışın izini süren bir ekonomist tarafından dikkat çekilmiştir (AT&T farkı mekanlarda farklı zamanlarda akıllı telefon hizmetleri yayarak merak uyandırıcı doğal bir deney yaratmıştır.
Bölge bölge akıllı telefon sahibi olanların sayısı arttıkça acil servise getirilen çocuk sayısı da artmıştır) Bu bulgular dikkati dağılmış ebeveynlerin ortaya çıkardığı fiziksel tehlikelere dikkat çekmek için medyanın ilgisini önemli ölçüde çekmiştir ancak bunun çocukların bilişsel gelişimi üzerindeki etkilerini dikkate almak konusunda biraz yavaş kaldık. “Elimize telefonumuzu alarak ya da ekranımızda titreşen mesaja göz atarak sohbetin akışını bozduğumuzda bebekler öğrenemezler” diyor Hirsh-Pasek.
2010’ların başında, Boston’daki araştırmacılar hazır besin restoranlarında bir ya da daha fazla çocuklarıyla yemek yiyen 55 bakım vereni gözlemledi. Yetişkinlerden kırkı telefonlarıyla değişen seviyelerde meşgul oldu, bazıları neredeyse tamamen çocuklarını görmezden geldiler (araştırmacılar bu anlamda bir çağrıya cevap vermektense mesaj yazmanın ve aşağı kaydırma hareketinin daha büyük suçlular olduğunu bulguladı).
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, pek çok çocuk sıklıkla görmezden gelinen dikkat çekme davranışları sergiledi. Bunu takip eden bir çalışma 225 anne ve onların yaklaşık 6 yaşlarındaki çocuklarını tanıdık bir ortamda bir araya getirerek her bir ebeveyne ve çocuğuna denemeleri için yiyecek bir şeyler verilirken gösterdikleri etkileşimi videoya kaydetti. Gözlem sürecinde, annelerin dörtte biri bir yandan telefonlarını kullandılar; çocuklarıyla etkileşime girenlerse esasen çok az sayıda sözel ve sözel olmayan etkileşimi başlattılar.
Yetişkinlerle çocukların ihtiyaçlarını hele hele arzularını dengelemek hiçbir zaman kolay olmamıştır. Çocukların, ebeveynlerin dikkatinin sarsılmaz şekilde merkezinde olabileceğini düşünmekse naifliktir.
Ebeveynlerin ara sıra dikkat verememesi yıkıcı değildir (ve hatta direnci kuvvetlendirebilir) fakat süregiden dikkat dağınıklığı başka bir hikayedir. Akıllı telefon bağımlılığın tanıdık bir işaretiyle ilişkilendirilmiştir: Dikkat veremeyen yetişkinler telefon kullanımları kesintiye uğradığında sinirli olurlar; yalnızca duygusal işaretleri kaçırmakla kalmaz aynı zamanda onları yanlış okurlar.
Dikkat veremeyen bir ebeveyn, etkileşim kuran bir ebeveyne kıyasla daha hızlı öfkelenebilir.
Çocuk aslında yalnızca biraz ilgi isterken onun davranışını manipülatif olarak yorumlayabilir. Kısa, kasıtlı ayrışmalar elbette zararsız, hatta sağlıklı olabilir hem çocuk hem de ebeveyn için (özellikle de çocuklar büyüdükçe ve daha çok bağımsızlığa ihtiyaç duydukça). Ancak bu tür bir ayrışma bir ebeveyn bir çocukla birlikteyken ama etkileşim kurmayışı ile çocuğa bir epostanın ondan daha değerli olduğu mesajını iletirken meydana gelen dikkatsizlikten farklıdır.
Çocuklara dışarı çıkıp oyun oynamaları gerektiğini söyleyen bir anne, bir sonraki yarım saat için bir işine odaklanması gerektiğini söyleyen bir baba: bunlar yetişkin yaşamının birbiriyle yarışan taleplerine verilebilecek tümüyle makul yanıtlardır.
Oysa bugün yaşadığımız, akıllı telefonların bipleriyle ve cazibeleriyle bölünen öngörülemez bakım verme halidir. Akla gelebilecek en kötü ebeveynlik biçimine rastlamışız gibi görünüyor: fiziksel olarak her zaman mevcut böylece çocukların otonomisini engelliyor ancak duygusal olarak da tümüyle orada bulunmuyor.
Bazı psikologların söylediği gibi “Teknolojinin araya girmesini” biraz olsun kavrayabilirsek aslında daha az şey yaparak çocuklarımız için, okullarının niteliğinden bağımsız olarak ve onlar için ayırdığımız saatlerin sayısından tamamen alakasız olarak, çok daha fazla şey yapabileceğimizi anlamamız mümkündür.
Ebeveynler, tüm insanlar için her şey olmanın boğucu baskısından biraz olsun geri durma konusunda kendilerine izin vermelidirler. Çocuğunuzu oyun alanına bırakın, bari! Futbol maçını ekiverin, eğer hiç istemiyorsanız. Çocuğunuz bunu atlatacaktır. Fakat çocuğunuzla birlikteyken lanet telefonunuzu bir kenara bırakın.
Kaynak:Erica Christakis