Sevgili anne-babalar, sizlere bir babanın acı deneyimini anlatacağım.

Bu adam benim oğlum, olgun, sevecen, sorumluluk sahibi, makûl, mantıklı.

Daha 15’inde 3 yaşından beri yüzdüğü havuzda boğuldu.

Odasında fişe takılı elektrikli alet bırakmaz, yanık yiyecekleri yemez, arabada arka koltukta kemerini takar, mevsiminin dışında sebze meyve yemez bir çocuktu.

Dersleri, sosyal çevresi çok iyi biz mutlu ve sorunsuz yaşarken birden nefessiz dipten ne kadar gidebiliriz diye yarışası tutmuş.

Yarıştığı arkadaşı bakkala gitmiş geldiğinde seslenmiş cevap alamayınca evine dönmüş oysa

Yılmaz dipte bilinç kapalı kalmış.

Artık ağzından kan gelince diğer yüzenler fark etmişler.

Ben yanına gittiğimde korkunç gerçekle karşılaştım.

Her şey çok güzelken birden dünyam yıkıldı.

Sen nefes tutmanın beyni oksijensiz bırakacağını niye öğretmezsin.

Resutasyan yaptım ne yaptığımı bilmeden, komşu doktor babalar yetişti, sağ olsunlar…

Hiçbirinize bu acıyı Rabbim yaşatmasın, 25 dakika sonra ambulans geldi müdahaleler, elektro şok kalbi çalıştırdı 8 saat ancak dayanabildi suda çok kaldığından yaşamasına yetmedi.

Organlarını bağışlamamı istemişti o da doku hasarları yüzünden mümkün olmadı.

Çok istediği Beşiktaş’ta Kabataş’ı kazandığını göremeden aramızdan ayrıldı.

Yol arkadaşımdı, co-pilotum, imla hatalarımı kontrol edenim, ingilizce çevirmenim, kemancın, piyanistim, senaristim, yoldaşım benim evrilmiş versiyonum, muhtemelen gelecekte meslektaşımız olacaktı.

Çünkü annesinin her dediğini yapardı.

Baba olarak evladımızı her şeyden koruyoruz zanederken yakınımızda ki hırslı ebeveynden, okul idaresinden, sınavlardan, başarmaya endeksli yarışlardan koruyamadım.

Belki bende yavrumuzun sırtından mutlu olmayı seçerek büyük haksızlık ettim.

Pek çok şeyi yapamadığım için pişmanım siz yapmak istediğiniz her şeyi mutlaka yapın enerjinizi onlara ayırın.

Vodofone Arena’ya hiç gidemedik mesela, okulu gezerken ”Baba Şeref Turu’na katılalım” dedi ben zaten hep burada olacaksın kombine alırım maçlara gideriz dedim.

Çanakkale, Göbeklitepe görmek istediği yerlerdi.

Her ölüm erken şairin dediği gibi ama bu bizi paramparça etti, deldi, yaktı.

Bir de babalar ne zoruma gidiyor biliyor musunuz?

Binlerce kişi geldi ve pek çoğu bize yavrumuzun şefaatçı olacağını O’nun sayesinde Cennet’e gireceğimizi söyledi…

Bizim O’na karşı görevimiz bitmeden buna nasıl hak kazanabiliriz.

Tam bir genç kartal olarak yuvadan uçacakken avuçlarımızdan kaçırdığımız güneşimizi hasret ve rahmetle anıyorum.

Ben bu yazıyı dertleşmek için ve siz babalara yararım olabilir mi diye paylaştım.

Beni anlayabilecek kişiler olarak sizleri gördüm hepimiz evlatlarımızla gürleyelim.

Bunada şükür bir tane diş hekimliği 4. sınıfa giden oğlumuz var onun, ailelerinizin ve sizlerin ömrüne bereket olsun.

Bahadır Amaç