Zenginlerin vergi kaçırabileceği sayısız yöntem vardır.
Fakirler dolaylı vergilerden kaçamadıklarından, oran olarak zenginlere kıyasla çok daha fazla vergi öderler.
Yani devletiniz bile fakir olduğunuz için adeta sizi cezalandırır.
Mesela 250 lira verip çürük dişinize dolgu yaptıramadığınız için ertesi yıl kanal tedavisine 950 lira ödemeniz gerekir.
1300 lira verip kasko sigortası alamadığınız için geçirdiğiniz ilk büyük kazada 25 bin liralık faturayı karşılamak zorunda kalırsınız.
Düzenli olarak check-up yaptıramadığınız için kanser olduğunuz ancak 3. evrede fark edilir.
Kemoterapi tedavisi size 30 bin liraya mal olur.
3500 lira verip kaliteli bir ortopedik yatak alamadığınız için sırt problemleri yaşarsınız ve ilerleyen yaşlarda sırt ameliyatına 35 bin lira vermeniz gerekir.
Ailenizden kalma bir eviniz olmadığından, dünyada etrafı duvarlı bir noktada durmanıza izin vermesi için tanımadığınız birine kira ödersiniz.
Her ay maaşınızın neredeyse yarısı kiraya gittiğinden ev alacak parayı, hatta ev kredisine girmek için gereken ön ödemeyi dahi biriktiremezsiniz.
Dolayısıyla, kısır bir döngü içinde, kirada oturduğunuz için kirada oturmaya devam edersiniz.
Yıllardır yoksul ve işsiz olduğunuz için temiz, düzgün ve yeni kıyafetleriniz yoktur.
Bu yüzden iş görüşmelerinde iyi bir izlenim bırakamazsınız. İnsan kaynakları müdürü iyi bir insan kaynağı olmadığınızı düşünerek sizi işe almaz.
Çünkü işlere genelde “prezantabl,” yani zengin gösteren adaylar tercih edilir.
Her şeyin daha ucuz olduğu mega süpermarketlere gidecek arabanız olmadığı için mahalle marketlerinden daha pahalıya alışveriş yapmak zorundasınızdır.
Zaten standart market alışverişi bile fukaraya daha pahalıdır. Yiyecek ve içecekleri çoklu paketlerde almak her zaman daha ekonomik olur.
32’li tuvalet kağıdı alamayıp 4’lü paket aldığınız için her defasında daha az para verirsiniz ama toplamdaki ödemeniz daha fazla olur.
Veya aile boy paketler yerine küçük boy, iki buçuk litrelik içecek yerine bir litrelik aldığınız için birim başı daha çok para ödersiniz.
Sağlıklı beslenmek artık lüks sayılır. Taze sebze, meyve ve et yiyemediğiniz için trans yağlı, karbonhidratlı, yüksek tuzlu, bol şekerli ve işlenmiş gıdalarla beslenirsiniz.
Bunun faizini ilerleyen yıllarda damar tıkanıklığı, obezite ve diyabet gibi hastalıkların yüksek hastane masrafları şeklinde ödemek zorunda kalırsınız.
Kışın evinizdeki kombiyi yeteri kadar açamıyor olmanın bedeli zatürre, bronşit ve farenjit gibi hastalıklara yakalanmak olur.
Çok hasta olursanız işe gidemezsiniz.
İşten çıkarılırsanız doğalgaz faturasını hiç ödeyemezsiniz. Hastalığınız kronikleşir, hastanelere düşersiniz. Fakirliğiniz fakirliğinizi arttırır.
Her şey nakitte ve peşinde daha ucuzdur. Fakat mobilya, otomobil, beyaz eşya gibi pahalı şeyleri nakit alabilecek paranız olmadığı için indirimli fiyatlardan genelde istifade edemezsiniz.
Tezat bu ya, peşin indirimlerinden o tasarrufa en az ihtiyacı olan zenginler faydalanır.
Kalitelisine paranız yetmediği için ucuzunu aldığınız ürünler kolay bozulur, çabuk eskirler.
Mesela bütün mutfak aletleriniz kalitesiz olduğu için sık sık yenisini almak zorunda kalırsınız. Uzun vadede böyle temel ihtiyaçlara daha fazla para harcarsınız.
Güvenlikli siteye aidat yetiştirecek, sakin bir muhitte yaşayacak ya da alarmlı güvenlik sistemi alacak durumunuz olmadığı için evinize hırsız girer.
Televizyon, dizüstü bilgisayar vs. gibi sahip olduğunuz üç beş kıymetli zımbırtıdan da olursunuz.
Ailenizin maddi durumu iyi olmadığı için öğrenciyken kafelerde, barlarda, özel dershanelerde çalışmak zorunda kalırsınız.
Okuldaki başarınız, haliyle, bundan olumsuz etkilenir. Maddi durumunuzu düzeltmek için elinize geçen en önemli fırsatı bile yoksul olduğunuz için doğru dürüst değerlendiremezsiniz.
Zenginlerin vergi kaçırabileceği sayısız yöntem vardır. Fakirler dolaylı vergilerden kaçamadıklarından, oran olarak zenginlere kıyasla çok daha fazla vergi öderler.
Yani devletiniz bile fakir olduğunuz için adeta sizi cezalandırır.
İhtiyaçlarınız için bankadan kredi çekmeye kalksanız, daha yüksek faiz ödemeniz istenir.
Çünkü sizin daha riskli müşteri olduğunuz düşünülür.
Ya da tam tersinden, tasarruflarınızı bankaya yatıracak olsanız bankalar 3 bin lira için yüzde 9 faiz, 20 bin lira için yüzde 16 faiz, 250 bin lira için yüzde 22 faiz verirler.
Para daha çok parayı çeker. Kapitalizmde paraya en az ihtiyacı olan insanların parası hızla çoğalırken ihtiyacı olanların parası sürekli azalır.
Sizi zengin edeceğini iddia eden kişisel gelişim uzmanı Tony Robbins’in seminer bileti 3000 dolar, Robin Sharma’nın zenginlik eğitimleri 10 bin dolar, 2012’de Türkiye’ye gelen yalan profesörü Seth Godin ile bir akşam yemeğinin fiyatı ise 2500 euro’dur.
Bu dünyada hangi fakir Seth Godin ile yemek yemek için 2500 euro verebilir? Yani kapitalizmde zengin olmak için bile zengin olmanız gerekir…
Demem o ki fakirlik faiz ödetir. Kapitalizmde fakir olduğunuz için yapamadığınız küçük harcamaları ileride faiziyle birlikte yapmak zorunda kalırsınız.
Fakirlik, kısır bir döngü içinde, daha çok fakirlik getirir.
Tiyatro yazarı James Baldwin “yoksul olmak pahalıdır” derken işte bunları kastediyordu.
Oyun fakirler aleyhine hileli bir şekilde kurulmuştur.
Çünkü bu modern kölelik düzeninin kurallarını zenginler belirler. Ve şuna emin olun, siz Bill Gates’in hiç ama hiç umurunda değilsiniz.