Şişirilmiş bir öz saygı
Uyarıcılar için sürekli ihtiyaç, kolayca sıkılmak.
Patolojik yalan.
Zararlı ve manipülatif davranış
Suçluluk ya da herhangi bir pişmanlığın eksikliği.
Sığ, yüzeysel duygular ve duygusal tepkiler.
BİR GÜN BU BİLGİYE İHTİYAÇ DUYACAKSINIZ!
Çünkü her meslekten, her cinsiyetten, her yaştan, her sosyal konumdan ya da ideolojiden, azımsanmayacak oranda “gizli” psikopat aramızda yaşıyor!
Ne yazık ki bir psikopatı ilk bakışta tanımak pek mümkün değil.
Psikopatinin belirtileri çocuk yaşlarda görülmeye başlar.
Sonradan yaşantısal nedenlerle psikopatik olma ihtimali yoktur.
Mağduriyet pazarlaması ve manipülasyon ustasıdırlar.
Kendi davranışlarının sorumluluğunu kabul etmezler.
Çok sayıda kısa süreli ilişkiler kurarlar.
Psikopatın tanımlamalarından biri empati ve vicdan yoksunluğudur.
Ortalama akıl sağlığına sahip bir kişinin bir eşyayla kurduğu bağ kadarını bile bir insanla kuramazlar.
Yaptıkları hiçbir şeyden dolayı suçlu hissetmez ve pişman olmazlar.
Hak etmişlik duygusu çok güçlüdür.
Ders almazlar.
Dürtüsel davranırlar.
Yalan söyleme, kurma, aldatma, başkalarını sömürme gibi özelliklerini yeterince yakınlık kurmadan anlamak mümkün değildir.
Diğer kişilik bozukluklarından farklı olarak kendileriyle ilgili hiçbir iç rahatsızlıkları yoktur.
Bu nedenle tedavi olmaları da imkansıza yakındır…
Sadece arzularını gerçekleştirmek ve başkalarını maddi-manevi yok etmek için yaşarlar.
Hayatlarını manipülasyonla sürdürürler.
İnsanları etkilemekte, yönlendirmekte ve kullanmakta neredeyse hipnotik bir güçleri vardır.
Psikopatlar genellikle abartılı duygusal tepkiler verirler.
Hepimizden daha “iyi” bir insan gibi görünmekte beceriklidirler.
Hiçbir duyguyu hissetmemelerine rağmen gelişmiş mimik ve taklit yetenekleri vardır.
Örneğin kendilerine kolayca merhamet duydurabilir, sevgi ve saygı kazanabilirler.
Duygu taklidi yeteneğini o kadar geliştirmiştir ki;
kendinde olmayan değerleri varmış gibi gösterirler.
Akıcı ve etkileyici konuşurlar.
Ancak iyi ve şüpheci bir gözlemci mimiklerindeki ve sözlerindeki oyunu anlayabilir.
Bir psikopat ne kadar zeki ve deneyimliyse, sahte kişiliğini de o denli iyi saklar.
İyimser ve duygusal karakterli insanlar en güzel avlarıdır.
Yakınınızdaki birinin böyle ürkütücü bir kişiliğe sahip olabileceğinden şüphe duymayacağınız için çoğunlukla oyunu görmezsiniz.
Psikopatlar sosyal kurallardan da muaftır.
Bu sosyal kuralları anlamadıkları anlamına gelmiyor. Aksine çok iyi anladıkları için başarıyla gizlenirler. Doğruyu ve yanlışı bilirler, özgür iradeleriyle seçim yaparlar ancak seçimleri her zaman kendi kurallarına göredir.
Her ne kadar çoğu zaman (belki yıllarca) öyleymiş gibi davranabilseler de, psikopatlar deli değildir. Bilinçli hareket ederler, hak etme duyguları çok güçlüdür. Herkesten üstün, bir çeşit deha oldukları inancını taşırlar.
Başarılı bir psikopat en beklemedikleriniz arasından çıkar.
Bir psikopata her an, herkes kurban olabilir.
Psikopati uzmanlarının bile yıllar süren araştırmalarına rağmen hala kandırılabildiklerini ve şaşkınlık içinde kaldıklarını bilmelisiniz.
Psikopatlar, daima kendilerini kurban gösterecek bir hikaye ya da durum uydururlar. Hikayeyi canlı tutarken, -sözde- acılarına, pişmanlıklarına, depresyonlarına tamamen uyumsuz tavırlar sergilerler. Psikopatın davranışları ve sözleri daima çelişkilidir. Bu yüzden bir insanın ne söylediğine değil, ne yaptığına bakmak gerekir.
Sosyalleşmiş psikopatlar -belki uzun seneler- vicdanlı, empati gücü yüksek hatta erdemli bir kişilik sergiler ve çoğunlukla insanlarla ilk kişisel yakınlığı geçmişte yaptıkları “kimi” hataları itiraf ederek ve pişmanlık göstererek kurarlar.
Karşınızda size sırlarını açan, geçmişinden ders almış, tekrar etmemeye kararlı ve dürüstçe özeleştiri veren kişiye çabucak güven ve saygı duyarsınız. Tüm güven kazanma çabalarının onlar için çok keyifli bir oyun olduğuna inanmak zordur.
Onlarla ilişkide olan herkes (çocukları ve aileleri dahil) “kurban”dır.
İnsanlarla ilişkileri sadece “fayda” üzerine kuruludur; eğer fayda sağlayamayacaklarını bilirlerse ya da yeni fayda imkanları buldularsa kurbanlarını duygusuzca terk ederler.
Hiçbir ilişkisi hesapsız veya tesadüfi değildir.
Onlar için her şey güç elde etmek, hakimiyet kurmak ve oyun kazanmak üzerine kuruludur. Zarar vermek, yani “kazanmak” için bizim akıl dışı bulacağımız, gereksiz, saçma ve bazen karmaşık, bazen basit oyunlar oynarlar. Bir psikopat “kaybederek kazanır”. Sözgelimi çoğunlukla insanlar iyi bir ilişkinin, aile bağlarının, arkadaşlığın kıymetini bilir, kaybetmemek için çaba gösterir veya hataları sonucu bunları kaybettiğinde üzüntü duyarlar. Oysa psikopatlar tam da bu değerleri yıkmak için kasıtlı bir çalışma halindedir. Onlar için sevginin ve bağın kıymeti yoktur; bir kişiyi yıkmak-yok etmek, oyunu kazanmak demektir. Kaybettikleri bağ için üzüntü duymazlar. Kurdukları oyunun kontrolünü kaybederlerse (örneğin kurbanı oyun sona ermeden maskenin altındakini keşfederse) hissedecekleri tek şey güç kaybı nedeniyle öfke ve hayal kırıklığıdır.
Sizi seçecek, sözleriyle savunmasız bırakacak ve varlığıyla denetleyecek.
Keskin zekası ve planlarıyla eğlendirecek.
İyi zaman geçirmenizi sağlayacak, ama bunun bedelini mutlaka ödeyeceksiniz.
Gülümseyerek sizi kandıracak ve bakışlarıyla korkutacak.
Sizinle işi bittiğinde, (ki sizinle işi bir gün bitecek) sizi terk edecek ve giderken yanında masumiyetinizi ve onurunuzu götürecek.
O gittiğinde çok üzgün ama akıllanmamış olacaksınız ve uzunca bir süre neler olduğunu, nerede hata yaptığınızı merak edeceksiniz…
Yaşadıysanız geçmiş olsun…
Yaşayacaksanız dilerim az kayıpla atlatırsınız!.:))
Suat Turgut
(Bu yazı araştırma ile derlendi.)