Vücudunuz yeterli insülini üretmediği zaman çeşitli belirtilerle size sinyal verir.

İstemsiz kilo kaybı, yemek yemenize rağmen acıkmak, sık susamak ve sık idrara çıkmak gibi belirtileri önemseyin ve vakit kaybetmeden bir hekime gidin.

1980 yılından bu yana, şeker hastalığına sahip kişilerin sayısı yaklaşık olarak dört katına çıkmıştır.

Araştırmacılar, nedenlerini çok çeşitli sebeplere bağlasalar da, söz konusu bu artışın genel olarak fiziksel aktivite eksikliği olan ve aşırı kilolu (obez) kişilerin sayısındaki artıştan kaynaklandığını belirtiyor.

Diyabetin her türü vücudun birçok yerinde komplikasyonlara yol açabildiği gibi erken ölüm riskini de artırabilir.

2012 yılı kayıtlarına göre diyabet, dünya genelinde 1.5 milyon kişinin ölümünün doğrudan sebebi olarak belirtilmiştir.

Diyabet ve komplikasyonlarının büyük bir kısmı; sağlıklı bir diyet, düzenli fiziksel aktivite, normal vücutağırlığını korumak ve tütün kullanımından kaçınmak suretiyle önlenebilir.

Kanda glikoz seviyesi yükseldikçe kardiyovasküler hastalık riski de artar.

Diyabetin olası komplikasyonları arasında böbrek yetmezliği, görme kaybı, kalp krizi, felç, sinir hasarı ve bacak ampütasyonu yer alır.

KİLO KAYBI VE UYKU HALİ

İstemsiz kilo kaybı yaşıyorsanız dikkatli olun. 

Diyabet hastası olan kişilerde genel olarak görülen belirtiler; ağızda kuruluk, aşırı su içme isteği, sık idrara çıkma, doymama ve fazla yemek yeme isteği olarak sıralanabilir.

Bu belirtilerin dışında; sabahları uyanmakta güçlük çekmek ve gündüzleri yaşanan uyku halleri, ani öfkelenme ve sinirlenmeler, ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, bulanık görme, sürekli yorgun hissi, terleme, depresyona girme, istemsiz kilo kaybı da bulunmaktadır.

SIK İDRARA ÇIKMAK

Hücre içerisindeki enerji kaybı sebebiyle kişi kendini huzursuz ve yorgun hisseder.

Geceleri sık sık idrara çıkma isteği de uyku bozukluğuna sebebiyet vereceğinden, bu da durumu daha da kötüleştirebilmektedir.

ANİ KİLO KAYIPLARI

Vücutta insülin eksikliği yaşandığında, aslında glikozdan sağlanması gereken enerjinin elde edilebilmesi için vücut; kas ve yağ dokularını yıkmaya başlar.

Bu da ciddi kilo kayıplarının yaşanmasına sebep olur.

BİTMEYEN AÇLIK HİSSİ

Vücudunuz yeterli insülini üretmediği zaman organlarınız ve kaslarınız enerji kaybeder ve bu da enerji kazanmak için kalori arayışına girmenize neden olur.

Yemekten sonra bile açlık hissiniz devam eder.

Besinlerin içerisinde yer alan şekerler, tek başına, insülin kullanılmadan enerji açlığı çeken vücut dokularını doyurmaya yetmez.

AĞIZ KURULUĞU

Kan şekeriniz yükseldiğinde böbreklerin şekeri atmak istemesiyle birlikte yaşanan dehidrasyon; vücudunuzun ihtiyacı olan sıvıyı kaybetmesidir.

Bu da vücudun su ihtiyacını artırıp diyabet hastalığının ilk belirtilerinden biri olan ağızda kuruluğun yaşanmasına neden olur.

Özellikle gece boyunca sık sık idrara çıkma isteği; vücudun insülin üretmekte sıkıntı yaşaması ve kandaki fazla şekerin idrara karışmasından kaynaklanması ile açıklanabilir.

GÖRME BULANIKLIĞI

Pek çok belirtisi bilinen diyabet, kendisini görme bulanıklığı ile de gösterebiliyor.

Kan şekeri yükseldiğinde ya da ani düşüşler yaşandığında, retinadaki damarlar olumsuz etkilenerek diyabetik retinopati hastalığına neden olabilir.

Özellikle diyabet hastalığının ilk dönemlerinde, bulanık görme problemi ile oldukça sık karşılaşılıyor.

Bunun sebebi olarak ise retinopati değil, kandaki glikoz seviyesinin yükselmesi olarak tanımlanabilir.

Kontrol sağlanıp kandaki glikoz seviyesi normale döndüğünde, yaşanan geçici görme bulanıklığı problemi de ortadan kalkar.

ELLER VE AYAKLARDA KARINCALANMA OLURSA ŞÜPHELENİN

Şeker hastalığının vücutta sinirlere verdiği hasar olan diyabetik nöropati; ayaklarda, bileklerde ve ellerde görülür.

Diyabetli hastaların hemen hemen yarısında görülmektedir.

DİYABET KALBİNİZİ YORMASIN!

Diyabet hastalığında kan şekerinin kontrolünün sağlanamaması sonucunda istenmeyen durumlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.

Kısa ve uzun dönemde ortaya çıkabilecek bu durumlar, yaşamınızı olumsuz yönde etkileyecektir ve damarlarda tıkanma yaşanması bunlardan biridir.

Kan şekerinin yükselmesi kalp ve damar sağlığını olumsuz yönde etkilerken, inmeye ve kalp krizine neden olabilir. Bilinmelidir ki, diyabet hastalarında kalp rahatsızlığı veya felç riski daha fazladır.

DİYABET TÜRLERİ NELERDİR?

PREDİYABET:

Kan şekerinizin yüksek olduğu ancak Tip 2 diyabet tanısı alacak seviyeye henüz çıkmadığı durumdur.

Kan şekeri seviyenizin yüksek seyrettiğini bu aşamada yakaladıysanız, diğerlerine göre şanslısınız demektir.

TIP 1 DİYABET (İNSÜLİNE BAĞIMLI):

Her yaşta görülebilme olasılığı olsa da genellikle genç yaşlarda ve aniden ortaya çıkan, insülin üretiminin yetersizliği veya hiç olmamasından dolayı dışarıdan insülin alma zorunluluğu oluşan diyabet türüdür.

Vücudun bağışıklık sistemi, bilinmeyen bir nedenle vücudun insülin üreten hücrelerine saldırır ve tahrip eder.

Bu tahribat yüzde 80’lere ulaştığında ise şikayetler kendini gösterir.

TIP 2 DİYABET:

Tip 1 diyabete oranla çok daha yaygındır ve dünya çapında diyabet vakalarında en yüksek orana sahiptir.

Genel olarak 40 yaş üstü erişkinlerde görülür ve özellikle düzensiz beslenme alışkanlığına sahip olanlarla, egzersiz yapmaktan uzak aşırı kilolu (obez) olanlar; Tip 2 diyabet riski taşırlar.

Hastalığın tedavisinde, sağlıklı beslenme ve sağlıklı bir şekilde kilo verme, düzenli yapılan egzersizler, ilaç tedavisi önemlidir.

GESTASYONEL DİYABET:

Hamilelik sırasında oluşan kan şekeri yükselmesidir.

Gebelik öncesinde yaşanan bir diyabet rahatsızlığı söz konusu değildir ancak hamilelik süresince bebeğin gelişimi için bazı hormonlar normalden daha fazla salgılanır.

Bu durum da kan şekerinin yükselmesine neden olur ve hem anne, hem de çocukta tip 2 diyabet oluşumu için risk teşkil eder.

MODY DİYABET:

Gençlerde, çocuklarda ve hatta bebeklerde görülebilen, Tip 2 ile benzerlik taşıyan diyabet hastalığıdır.

Bu sebeple, Tip 2 diyabetin bir türü olarak da tanımlanabilir.

LADA DİYABET:

Genelde 30 ila 50 yaş arasındaki yetişkinlerde görülen ve bağışıklık sisteminde meydana gelen çalışma bozukluğu nedeniyle vücudun kendisine zarar vermesi sonucu oluşan Tip 1 Diyabet benzeri diyabet hastalığı türüdür ve insülin bağımlılığı yaşanır.

LADA bazı zamanlarda benzer özelliklerinden dolayı Tip 2 diyabet türü olarak da teşhis edilebilir.

Bu sebeple, LADA diyabet türü için Tip 1 ve Tip 2 diyabet türlerinin arasında yer alan bir diyabet hastalığı diyebiliriz.