Gıda terörü öyle bir hal aldı ki herkes evine, mutfağına ne sokacağını, çoluk çocuğuna ne yedireceğini şaşırmış durumda.

Peki bizler ne yiyeceğiz?

Yiyeceklerimizi nereden alacağız?

Uzman diyetisyenlerden sağlıklı gıda seçimiyle ilgili  önemli tavsiyeler…

EKMEK

Riskler neler?
Rope, kırmızı leke ve tebeşir, ekmek hastalıklarından sadece birkaçı.

Korunmak için ne yapabiliriz?

İşte uzman diyetisyenlerden çözüm önerileri

-Ekmeğin iyisi dengeli gözeneklidir. Bir dilimle yeterlilik hissettirir ve şişirmez. Ekmek yedikten kısa süre sonra sindirim sorunu yaşıyorsanız veya cilt sorunlarınız oluyorsa yediğiniz ekmeği sorgulayın.

-Ekmeğe, her ne kadar 250 derecenin üzerinde bir ısı uygulansa da ekmeğin iç kısmındaki sıcaklık 100 dereceyi geçmiyor. Isıya dayanıklı mikroorganizmalar harekete geçiyor.

-Tam buğday unundan yapılan ekmekleri tüketin. Kalp-damar hastalıklarını azaltıcı etkisi vardır, bizi kolon kanserine karşı korur.

-Üşenmeyin güvendiğiniz yerler bulun. Sonra buralardan aldığınız ekmekleri dilimleyin ve buzluğa atın. İstediğiniz zaman bu ekmeği çıkarıp çözdürmeden ısıtarak veya kızartarak kullanın. Böylelikle hem güvendiğiniz fırının ekmeğini yersiniz hem de ekmek israf etmezsiniz.

-Restoranlarda ekmek yememeyi tercih edin çünkü masalara bırakılan ekmeklerin yenmeyenleri tüm gün boyunca o masadan bu masaya geziyor.

-Ekmekte sahtekârlık kolay. Siz ekmeği çavdar unlu zannedersiniz, beyaz unun içine biraz da gıda boyası karıştırılarak çavdar rengi yapılmıştır. Ekşi maya kullanıldığı iddia edilebilir ama hamuru ekşitilmiştir. Ama mide bunu anlar, midenizi dinlemek lazım.

KIRMIZI ET

‘Köfte yaparken bile şarbon bulaşabiliyor’

Riskler neler?
Kist hidatik, toksoplazma, brusella, tenya ve şarbon: Şarbon sporları gıda, solunum veya ciltteki küçük kesik/yaralar yoluyla vücuda giriyor ve çoğalan, toksin üreten aktif forma dönüşüyor.

Korunmak için ne yapabiliriz?

İşte uzman diyetisyenlerden çözüm önerileri

-Çocuklara besin değeri bakımından et yerine yedirebileceğimiz ne yazık ki başka bir besin yok. Ama yumurta, mantar, kuru baklagiller (nohut, kuru fasulye, yeşil mercimek, barbunya) süt ve yoğurt protein ihtiyacına destek olabilir.

-Veteriner hekim denetimi olmayan yerlerden ve kontrol dışı kaçak kesim yapılmış hayvan etleri ve sakatat tüketilmemeli. Güvenilir yerlerden alınmış etlerin iyi pişirilerek tüketilmesi, hatta düdüklü tencerede basınçlı ortamda pişirilmesi gerek. Sporlar, 100 derecede 15 dakikada kaynatarak veya 120 derecede düdüklü tencerede 10 dakikada zararsız hale getiriliyor.

-Kırmızı et, eksi 18 derecedeki derin dondurucuda saklanmalı, buzdolabının buzluk kısmında değil! Bu ikisi farklıdır. Kullanacağınız kadarını ayırıp kalanı dondurmalısınız.

-Mutfak ve işletme hijyeninin her zaman son derece önemli olduğu unutulmamalı. Çiğ etle temas eden bıçak, tahta, tezgâh gibi tüm yüzeyler uygun deterjan ve dezenfektanlarla çok iyi temizlenmeli. Eldiven kullanımına özen gösterilmeli. Ambalajlı sütler tüketilmeli. Onaylı olmayan çiğ süt alınmamalı, onaylı çiğ sütler alınıyorsa, 10 dakika kaynatılmalı.

-Son dönemde şarbon tehlikesiyle karşı karşıyayız. Köfte gibi elle işlem sırasında şarbon sporları bulaşabiliyor.

-Hiçbir tüketici eti koklayarak, rengine bakarak şarbonu anlayamaz. Hayvanın üzerinde mührünün var olduğu güvenli kasaplardan alın.

-Gebelerin çıplak elle, eldiven olmadan ete dokunmaları bulaşıcı hastalıklar açısından çok riskli.

-Mangal yapacaksanız kömürle et arasında en az 18-20 santim mesafe olmalı. Kömürden çıkan karbon bileşikleri ete yapıştığında kanser yapıcı bazı bileşikler oluşur.

TAVUK

Riskler neler?
Kuş gribi, kuş tüberkülozu, çiçek hastalığı, kanatlı lökozu, tavuk mantarı, tavuk vebası ve psittakozis enfeksiyonu…

Korunmak için ne yapabiliriz?

İşte uzman diyetisyenlerden çözüm önerileri

-Tavuğun pişirilip tekrar ısıtılması durumunda zararlı bakteriler çoğalabiliyor, bu da riskli hal alıyor.

– Tavuk yerine kuru bakliyat tercih edilebilir. Tabii bununla beraber peynir ve yoğurt proteinden zengin olduğundan et, tavuk tüketmeyenler için daha fazla tüketilmesi eşdeğer özellikler taşır.

-Gittiğiniz restorana güvenmiyorsanız tavuk sipariş ederken iyice düşünün. O tavuğu nereden aldıklarını, nasıl sakladıklarını ve hijyeni konusunda emin değilseniz, tercih etmeyin.

-İnsanların organik tavuğa takılmasını bilimsel görmüyorum. Dışarıda gezen tavuğun ne yiyip ne içtiğini, nasıl beslendiğini bilemeyiz.

-Sanayi tavuğu daha hızlı büyümesi, daha kolay pişmesi gibi sebeplerden özel bir ırktır, bu özellikler onun kötü olduğu anlamına gelmez. İhracat yapan markaları tercih edin.

SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ

Riskler neler?
Besin zehirlenmesi, tifo, bağırsak tüberkülozu, brusella…

Korunmak için ne yapabiliriz?

İşte uzman diyetisyenlerden çözüm önerileri

-Açıkta satılan sütlere yapılan hilelerin başında karbonat katılması geliyor, bu da sindirim sistemine zarar veriyor.

-Bakteri ve virüsler, hasta veya görünürde sağlam hayvanlardan süte geçebildiği gibi sütle uğraşan insanların ellerinden veya kaplardan geçebilir.

-Süt ve süt ürünlerinin hiçbirini tüketmeye güvenemediğiniz dönemlerde bitki sütlerinden (soya, badem, yulaf sütü) yararlanın. Soya sütünden yapılmış tofu peyniri yüksek protein ve kalsiyum içerir. Aynı zamanda badem, fındık ve cevizin bitkisel protein ve kalsiyum açısından zengin olması da süt ürünleri yerine iyi birer tercih.

ÇOCUK BESLENMESİ

Riskler neler?
Obezite hatta kanser: Aşırı yağlı, şekerli, baharatlı yani çok işlenmiş gıdalar çekici ambalajlarla çocuklara pazarlanıyor.

Korunmak için ne yapabiliriz?

İşte uzman diyetisyenlerden çözüm önerileri

-Bazı ürünlerde nişasta bazlı şeker kullanılıyor. Nişasta bazlı şeker, açlık hissi verdiğinde obeziteyi artırmakta buna bağlı olarak da kansere varıncaya kadar birçok hastalığın nedeni olmaktadır, o nedenle özellikle NBŞ kullanılan bu ürünleri çocuklarımızdan uzak tutmalıyız.

– Yüksek şeker içeren abur cubur gıdalar ve içeceklerden kaçınmak gerek. Bu tip gıdalar çocuklarda hızlı kilo alımına ve obeziteye neden oluyor.

-Ailelerin ilk yapması gereken, okulun yemeğini aldığı firmanın alışveriş yaptığı noktaları okul aile birliği aracılığıyla sorgulamak olmalı. Eti, yumurtayı, unu, sebzeyi nereden alıyor? TSE uygunluğu var mı?

-Milli Eğitim, Gıda Tarım ve Hayvancılık ile Sağlık Bakanlıklarının ortaklığında hazırlanan ‘Okul/kurumlardaki yemekhane, kantin, kafeterya, büfe, çay ocağı gibi gıda işletmelerinin kontrol ve denetimine ilişkin uygulama kılavuzu’ yürürlükte. Veliler bu kılavuza online olarak ulaşıp uygulamalarda ve denetimlerde dikkate alınan esaslar konusunda fikir sahibi olabilirler.

-Çocukların beslenme çantalarına ara öğün olarak kuru kayısı, kuru erik, hurma, badem, ceviz, kaju, yerfıstığı, mevsim meyvesi, erik/dut pestili, kefir, ve salatalık konulabilir.

-Eğer beslenme çantası soğuk muhafaza edilmesi gereken yiyecekler için uygunsa peynirli sandviç veya tostlara da yer verilebilir.

DENİZ ÜRÜNLERİ

Riskler neler?
Zehirlenme ve parkinson gibi hastalıklara neden olan ağır metal birikmesi…

Korunmak için ne yapabiliriz?

İşte uzman diyetisyenlerden çözüm önerileri

-Balıkların ve kabukluların yaşadığı çevreye herhangi bir şekilde atık su, kanalizasyon veya kimyasal içerikli bir bulaşma söz konusuysa bu çevreden avlanan veya yetiştirilen su ürünlerini tüketmeyin. Kimyasal ve patojen bakteriler oluyor. Konserve ton balıklarında ağır metal birikimi tespit edildi.

-Deniz ürünlerine güvenemediğiniz zamanlarda balık yerine konabilecek besinlerin başında folik asitten zengin olduğu için yumurta ve yumurtanın yanında C vitamininden zengin yeşillikler, limon geliyor.

-Su ürünlerinde ilk faktör balığın en kısa sürede strese girmeden ölmesini sağlamak. Çünkü strese giren balık anaerobik olarak ATP’den enerji üretmeye çalışır, bu da çeşitli rahatsızlıklara sebep olur.

-Derisi solgun, kas tonusu bozulmuş balıklarda zehirlenme riski yüksek.

-Ağır metal yükü nedeniyle nereden çıkarıldığı belli olmayan midyeyi yemeyin.

-Gittiğiniz restoran deniz ürünlerinde uzmanlaşmış ve deniz ürünleri satan balık restoranlarından biri değilse istiridye sipariş etmemenizde fayda var. Sonucu ölümcül bile olabilir.

BAKLİYAT

Riskler neler?
Kalın zarlı nohut, pişmek bilmeyen kuru fasulye, tatsız kırmızı mercimek, lezzet peşinde koşan herkesin son dönemde en büyük sorunu. Sebebiyse bakliyatın Kanada ve Meksika gibi ülkelerden ithal edilmesi…

Korunmak için ne yapabiliriz?

İşte uzman diyetisyenlerden çözüm önerileri

-Yerli üretim tüketmek istiyorsanız satın aldığınız ürünün barkodunda “Menşei Türkiye” ibaresini kontrol edin. Uzak ülkelerden, bir evvelki yılın hasatlarını satın alıp daha ucuza piyasaya sürüyorlar. Kaliteli algısına sahip market zincirleri de aynı yola başvurdu.

ETİKET OKUMAK

-Alışverişte etiket okumak hayat kurtarır. İçindekiler bölümünde glikoz şurubu, früktoz şurubu, mısır şurubu ve aspartam gibi ibarelerle karşılaşıyorsanız bu ürünlerde yapay tatlandırıcı kullanılmıştır, almayın.

– Satışa sunulan her üründe etiket bulundurmak ve üzerinde malın üretim yeri, ayırıcı özelliği, tüm vergiler dahil satış fiyatı, birim fiyatının yer alması zorunlu. Yoksa Alo 175’e şikâyet edebilirler.

-Alerjen uyarısına dikkat edin. Mevzuata göre gıda maddesi ambalajı açıldıktan sonra mikrobiyolojik açıdan kolayca bozulabilir nitelik taşıyorsa, ürün etiketinde açıldıktan sonra ne kadar süre ve koşulda tüketilmesi gerektiği bilgisi yer almak zorunda.

ALERJEN

Riskler neler?
Katık maddeli gıdalar ve sahte organik ürünler…

Korunmak için ne yapabiliriz?

İşte uzman diyetisyenlerden çözüm önerileri

-‘Etler şarbonlu’ şeklindeki söylentiler endişe yaratıyor. Bazı kişiler piyasada ‘organik’ etiketli ancak organik olmayan ürünleri pazarlıyor. Emin olmadığınız ürünleri tüketmeyin.

-Semtinizde bulunan güvenilir, sertifikalı ve bakanlıktan onaylı ürünler satan çiftlik ürünleri dükkânlarından alışveriş yapın. Büyük zincir marketler de daha güvenli.

-Kalite ve gıda güvenliği sağlanan besinler doğal olarak çok ucuz olmuyor. 10 kilo balın 100 TL’ye satılması çok net bir şekilde bu ürünün şekerli su olduğunun kanıtıdır, tüketmeyin.

-Satın almak yerine kendimiz yapmalıyız; hem daha sağlıklı hem de daha ekonomik. Örneğin yoğurt, ekmek, salça…

-Çocuklarla birlikte ailece alışverişe, pazara gitmek, doğada meyve toplamak, hayvanlarla beraber zaman geçirmelerini sağlamak ve iyi gıdayı anlatmak, sağlıklı seçimler yapmayı öğrenmeleri için önemli.

MEYVE-SEBZE

Riskler neler?
İnsanda hastalık yapan bakteri türlerinin isimleri salmonella ve patojenik escherichiacoli: Salmonellaenterica’nın bağırsak enfeksiyonuna neden olan bir bakteri ve pişirilmeden tüketilen sebze ve meyvelerden insana bulaşır…

Korunmak için ne yapabiliriz?

İşte uzman diyetisyenlerden çözüm önerileri

-Meyve ve sebzeleri sirkeli suda yıkama alışkanlığı çok yaygın, bu işlem larva ve bakterileri öldürmek için yapılıyor ama kullanılan pestisitlerin daha zararlı hale gelmesine neden oluyor. Pestisitlerin arındırılmasında alkali suyla yıkamak öneriliyor. Bu nedenle suyu alkali yapacak cihaz alınabilir veya duru suda yıkanır ancak sirkeli su kullanılmaz.

-Satın alınan sebze-meyveler taze tüketimden önce iyice klorlu suyla yıkanmalı, gerekirse çok az oranda dezenfektan eklenmiş suda bekletilmeli.

-Pestisitleri en fazla barındıran ürün çilek. Organik olduğu bilinmedikçe tüketmeyin.

-Göbek marullar en çabuk bakteri üreten yeşillikler. Yaprakların nemli kısımlarında çok çabuk üreyebilen bu bakterilerden kurtulmaksa onları bir kez üstünkörü yıkamakla geçebilecek kadar kolay değil. Bu yüzden eğer gittiğiniz restoranın hijyen koşullarına çok fazla güvenmiyorsanız sipariş etmemenizde fayda var.

-Meyve ve sebzelerde en çok vitamin kabuk altında olsa da artık ilaç kalıntısı ve elma, armut gibi meyvelere mumla muameleden dolayı kabukların soyulması en iyisi.

-Takvim.com.tr